World in my Viewfinder

14 Haziran 2021 Pazartesi

8 Numaralı Oda ve Adem'in Yaratılışı

James W Griffiths'in 2014 yılı BAFTA Kısa Film ödüllü Room 8 (8 numaralı oda) adlı filmini yeni izleyebildim. Bazı filmleri zamansız izlememek, bazı kitapları zamanından önce okumamak gerek. Daha önce izlemiş olsaydım büyük olasılıkla aşağıda yazacaklarımı yazmamış ve bir köşeye atmış olacaktım. İnsanın hikayesini 7 dakikada anlatmak isteseniz ancak bu kadar başarılı bir yapım ortaya çıkarabilirsiniz; yani arzunun, tutkunun ve aç gözlülüğün hikayesini ve belki de onun Michelangelo'nun başyapıtı Adem'in Yaratılışı ile ilişkisini.

Çok kısa bir özet vermek gerekirse. “Kendisine ya da hapishane malına zarar veren hükümlülerin hücre cezasına çarptırılacağını” söyleyen  Rus gardiyanın sesi duyulur en başta, hükümlü kalacağı odaya götürülürken.  Getirildiği 8 numaralı odadaki ketum yabancının yatağı üzerinde duran Agatha Christie’nin Nil’de Ölüm romanını karıştırır önce (özeti olduğu anlaşılıyor). Yabancı “ne yaptığını sorar” bunun üzerine. Bu kitap aslında hükümlünün başına gelecekleri önceden özetlemektedir. Kendi ranzasındaki yatağın üzerine yerleştirilmiş kırmızı kutuyu, yabancının uyarısına rağmen açmak için bir arzu duyar; kendi deyişi ile şansını deneyecektir. Bu kısa filmi daha önce seyretmedi iseniz, devam etmeden önce aşağıdaki linkten izlemenizi öneririm.  


Kırmızı kutu burada sembolik olarak Cennet’ten Düşüş’ün nedeni olan kırmızı elma’dır aslında, yani arzu’nun rengi kırmızı, kötülüğün hapsolduğu Pandora’nın kutusu ile birleşmiştir. Arzuyu frenlemek isteyen isimsiz yabancının, bazı yorumcuların benzettiği gibi Tanrı değil, vicdan olduğu anlaşılır; ki ‘ne yapıyorsun?’ sorusu aslen vicdanın sorusudur. Zaten yabancını yatağının üzerinde duran  Nil’de Ölüm de, para, güzellik, zeka gibi sahip olunabilecek en kıymet atfedilen değerlere sahip olan Linnet’in, arzularının esiri olarak en yakın arkadaşının nişanlısını ayartarak onunla evlenmesi sonrası toplu bir cinayete kurban edilmesinin öyküsüdür; yani birey tarafından değil toplum tarafından cezalandırılmanın öyküsüdür. 

Kutu açıldığında bulunduğu odanın bir modeli ile karşılaşan hükümlü kısa bir şok yaşar. Şoku kısa sürede atlatınca bu yeni durum artık hükümlü için bir fırsata dönüşmüştür. Elini içeri uzattığında diğer eli ile "cennet"ten gelen kendi eline doğru uzanır. Daha önce yapılan bir yorumda söylendiği gibi buradaki gönderme Michelangelo’nun Adem’in Yaratılışı tablosunadır; ama eksiktir. Michelangelo her ne kadar o tabloyu Adem’in Yaratılışı olarak adlandırmış olsa da, Adem’e uzanana Tanrı, çok iyi anatomi bilen Michelangelo’nun resmettiği gibi aslında kendi beyninin bir ürünüdür ve düşüncelerinde vardır; bu hali ile tablo "Tanrı’nın Yaratılışı"na dönüşür. Kutunun içine uzattığı kendi eline dokunmaya çalışan hükümlü, Michelangelo'yu bir nevi doğrulamış olur. 

Ortaya çıkan fırsatın cazibesine kapılan hükümlü açık tavandan atlayınca, tekrar kutunun yanına yani odanın içine “düşer” - Hırsitiyan öğretideki cenneten düşmeye göndermedir ama kutunun içindeki model oda ölçeğinde küçülmüştür. Her ne kadar düştüğü yer cennet gibi olmasa da, küçüldükten sonra yabancı tarafından hapsedileceği kibrit kutusuna göre cennet farz edilebilir. 

Arzularının esiri olan  hükümlü, cezasını çekmek üzere sonsuza kadar 75 numaralı kibrit kutusunda, vicdanı tarafından hapsedilir. 75 numerolojide Melek sayısıdır ve 7 ruhani özellikleri, 5 de tutku ve arzuları sembolize eder. Hükümlü, aslında en baştaki gardiyanın söylediği üzere “kendisine zarar verdiğinden” olsa gerek hücreye konulmuştur artık. Sonsuza kadar orada kalacaktır çünkü, 8 numaralı odadır ve ve 8 yan döndüğünde sonsuz olur. Odadaki yabancı kibrit kutusuna hapsettiği hükümlüyü diğer kibrit kutularının yanına koyduğunda O'nun da aslında kişinin değil, kamunun vicdanı olduğu anlaşılır.

Ender Şenkaya

Haziran 2021