
Başkentimizden hemen hiçbir Avrupa ülkesine direk uçuş konmadığı için, biz de biletlerimizi Kiev üzerinden almıştık. Bu nedenle uzun süredir ilk kez Ankara'dan direkt bir yurtdışı uçuş gerçekleştirecektik. Ülkede OHAL olduğunu hesaba katmamışız.
Ben bu soruyu sadece evlilik programlarında soruyorlar sanıyordum. Meğer devlet-i Ali'mizin de yurtdışına çıkakacak vatandaşlarıyla gerdeğe girme arzusu varmış. Ne de olsa O-HAL'den anlamak gerekli. Eskiden sadece yeşil pasaportlara yaptıkları uygulamayı, OHAL nedeniyle genişletmişler, 15 Temmuz kalkışması sonrası herkese devletin memuru muamelesi yapıyorlar. Yani demem o ki; tek memurun görevlendirildiği bu sorgunun kuyruğu havaalanı binası dışına taştığı için uçaklar da gecikmeli kalkıyor Ankara'dan. Bizim gibi aktarma ile yola devam edecek yolcular için baya sıkıntılı bir durum. Uçağımız epey gecikmeli kalkıyor. Allah'tan Kiev'deki devlet-baba bizimki kadar müşfik değil. Pek suratımızı görmek istemediğinden olsa gerek (!) hızla aktarmayı yakalamamıza imkan tanıyor Ukraynalılar ve "ver elini Avusturya".
Bu Avrupa'da hiç özgürlük yok canım...
Avrupa'ya ayak basıp yollara düşünce neden ülkemizin özgürlük ortamının bu avruplalılarca içten içe kıskanıldığının ayırdına varmaya başlıyoruz. Adamlarda kırmızıda geçme özgürlüğü yok, hız sınırını aşma özgürlüğü, hareket halinde araçtan bilumum pisliğini sokaklara atma özgürlüğü hak getire. Adamların devletleri bile özgür değil, öyle canları istedikleri anda tamirat, çiçek dikme vs bahaneleriyle yolları daraltamıyorlar mesela. İlla kilometreler öncesinden önlemler falan alacaklar. Faşist herhalde bunlar. Gel de ülkemizin özgürlük ortamını arama buralarda!
Viyana'dan Alplerin ortasındaki minicik bir vaha tadındaki Gosau gölüne olan yaklaşık üç buçuk saatlik otomobil yolculuğu rotamız, Tuna nehrine paralel başlayıp, takiben Traunsee ve Hallstat gölleri üzerinden geçiyor. Linz ile Salzburg arasında uzanan bu göller bölgesini Avusturyalılar Habsburg hanedanından miras tuz madenlerini anımsatmak üzere Salzkammergut -devlet tuz odaları- olarak adlandırıyorlar. Ön Alplerden başlayan bölge Kuzey Kireçtaşı Alp silsilesi Dachstein dağlarına kadar uzanıyor.
Alplerin Büyüsü
Traunsee'den başlayarak artık Alpler kendisini göstermeye başlıyor. Bahar yeşillikleri içinden gotik kiliseli kasabalar arasından geçen büyüleyici bir yolculuktan sonra vahamız Gosausee'ye ulaşıyoruz. Gosausee Batı Dachstein dağları arasına sıkışmış tablovari bir gölcük. Çevresi 1500 ile 3000 metre arasında değişen çeşitli zirvelerle çevrelenmiş.

İkinci günümüzün sabahı yağmur nedeniyle geç doğan günün ilk ışıklarını göremiyoruz. Yine de kahvaltı öncesi fırtına yorgunu sereserpe uzanan Gosausee etrafındaki pek çok trek rotasından birinde hafif bir yürüyüş etkinliği zinde bir başlangıç sağlıyor. Kahvaltı sonrası ver elini teleferik ile yaklaşık 1500 metredeki Gosaukamm tepesi. Oradan Sonnenalm ve Zwieselalm zirvelerine yürüyoruz. Buradan aşağıdaki göllerin ve vadideki köylerin manzaralarına doyum olmuyor. Kayak seviyorsanız sezonunda bu bölgenin mükemmel olanaklar sunacağını hissediyorsunuz. Alp usulü kulübeler de bu manzarayı Heidi ile Peter usulü yaşamanıza imkan vermekte. Bölgede günlerce kalsanız sıkılmayacağınız sayıda trek rotası var. Hatta isterseniz Hallstatt'a bile yaklaşık 8 saatlik bir rotadan ulaşabilirsiniz.
Hallstatt'ı görmeden olmaz
Artık öğlen oluyor. Arada bulutların arasından kendisini gösteren güneş peyzajı ışık yamaları şeklinde boyuyor. Artık zor da olsa yükseklerden ayrılma vakti.

Hallstatt deyince öyle sakin bir orta Avrupa kasabası beklememek gerekli. Onlarca tur otobüsü ile taşınmış binlerce insan bu güzelliği görmeye gelmiş. Göl kıyısındaki evlerin pek çoğunun pencerelerinde bu nedenle 'mahremiyetimize saygı gösterin' uyarıları asılmak zorunda kalmış. Çok güzel olsa da, bu kadar objektifin üzerinize çevrildiği bir yerde yaşamak gerçekten zor olmalı.

Hallstatt sonuçta tipik bir orta avrupa romantik dönem kasabası. Farklı kılan ise göl durgun olduğunda üzerine düşen yansımaları. Fakat, akşamları ortaya çıkan rüzgar bugün bu yansımları fotoğraflamaya imkan vermeyecek. Son gecenin en iyi değerlendirme şekli yine Gasthoff'un misafirperver mutfağından çıkacak yemekler olacak.
Ender Şenkaya
Mayıs 2017