İtalyan Rivieria'sının beş mücevherine ulaşmak için başladığımız yolculuğun ilk durağı Milano Malpensa havaalanı. İlk günümüzü biraz da dinlenme amaçlı Como gölünü gezerek geçirdikten sonra ertesi sabah erkenden havaalanındaki tren istasyonundayız. Havaalanı içindeki labirentten istasyona geçiyoruz.
Malpensa'dan üç aktarma dört farklı tren ile Levanto'ya planladığımız yolculuk, 6 dakika fasılalı son aktarmanın kaçması yüzünden ayaküstü uydurduğumuz yöntemle son ikisi kaçak olarak binilecek dört aktarma beş trene çıkıyor. Doğru treni bulmanın en kolay yolu tren saatini ve platformu bilmeniz Avrupa genelinde. Ancak İtalyan trenlerinin bu kadar dakik ve hassas çalıştığını söylemek zor. Her ihtimale karşı yanınızda trenyolu hatlarını gösteren bir harita olması böyle bir anda işiniz kolaylaştırabilir. Zira bilgi panolarında her zaman gideceğiniz istasyon yazılmıyor ve son durak noktasını bilmeniz gerekiyor.
İtalya'daki ikinci günümüzde çetrefilli tren yolculuğunun ardından iki saatlik gecikme ile de olsa konaklayacağımız Levanto kasabasına varıyoruz.
Cinque Terre (beş toprak), Liguria bölgesinin Levanto ile Spezia arasındaki zor arazi koşullarında konuşlanmış, tarihleri ortaçağa uzanan, hepsi ayrı güzel ve şirin beş köyden oluşuyor. Bölgenin neredeyse tamamı Unesco Dünya Mirası listesinde ve milli park.
Köylere karayolu ulaşımı ya yok ya da çok sınırlı. 1970'lerde çoğu tünellerden geçen bir demiryolu hattı döşenmesi ile turistik birer merkez haline gelmeye başlamışlar. Yine de zorlu zemin koşulları zorlanıp bizim Kaş'ta yaptığımız gibi vahşi yapılaşmayla katledilmemişler. Konaklama tesislerinin büyük kısmı kuzeydeki Levanto ve güneydeki La Spezia'da yer alıyor. La Spezia bir liman kenti havasında olduğundan bir Cinque Terre seyahatinin tadını çıkartabileceğiniz bir yerleşim sayılmaz. Levanto, Cinque Terre'ye çok daha benzer bir dokuya sahip.
Köyler arasındaki en kolay ulaşım tren. Tren günlük bileti aldığınızda, Levanto - Monterosso - Vernazza - Corniglia - Manarola - Riomaggiore - La Spezia arasında serbestçe gezebildiğiniz gibi, girişi aslında ücretli olduğu söylenen trek rotalarına da girebiliyorsunuz. Corniglia - Riomaggiore arası rota 2011'den beri kapalıymış. Geriye yapılabilecek üç rota kalıyor.
3 Temmuz Levanto'dan Monterosso al Mare'ye
Gerçekten sıcak bir İtalya günü. Geç varmış olsak da Levanto’da kısa bir deniz sefası yapmaya vaktimiz oluyor. Sahillerin büyük kısmı ücretli şezlong ve şemsiyelere ayrılmış olsa da, otelden verilen havlu ve şemsiyelerle güneşlenebileceğiniz halka açık bölümler de var.
En uzun ve en beleş rota Levanto - Monterosso arası. Çok geçe kalmamak için akşamüstü 6:30 gibi yürüyüşümüze başlıyoruz. Yol bizdeki Likya yolu misali kırmızı-beyaz boya şeritler ile işaretlenmiş durumda. Ama boyayı bol bulmuş olacaklar Likya yolunun on katı işaret var. Bir kere başlangıç noktasını bulabilirseniz kaybolmak mümkün değil.
Akşamüstü de olsa yola erken düşünce sırtımızdan aldığımız güneş neredeyse göğsümüzden çıkıyor. Bu yollar ortaçağdan beri köyler arası ulaşımı sağladığından pek çok yerde taş merdivenler, olmadı ağaç kökü merdivenlerle desteklenmiş. Yine de en yüksek noktası 331 m olan toplam 370 metrelik çıkış yapmak gerekiyor ki, arasıra bu tür aktivitelere katılmıyorsanız oldukça zorlanabilirsiniz. Uçurum ve düşme riski olan noktalarda ahşap tırabzan, olmadı halat ile emniyet alınmış.
Acil durumlar için, birkaç yüz metrede bir rotada bulunduğunuz nokta ve koordinatı belirtilmiş levhalarda aramanız gereken numaralar da var. Yani öyle vahşi doğa yürüyüşü falan beklemeyin. Yine de yükselirken geride bıraktığınız Levanto manzarası ve alçalmaya başladığınızda gördüğünüz Monterosso manzarası için yüz kere değer.
Yol başlangıcında sadece yürüyüşçülere hizmet eden birkaç pansiyon ve yörenin manzara sever insanlarının oturduğu şirin evlere rastlıyorsunuz.
Toplam 6.8 km’lik rotayı 2 saat 50 dakikada alıyoruz. Monterosso al Mare’ye indikten sonra daha sonra denize de gireceğimiz güzel kumsal boyu ilerleyip bir tünelden geçip kasabanın güney bölgesine ulaşıyoruz. Tüm köyler içindeki en güzel kumsal burada.
Şansımız yaver gidiyor ve yamaçta konuşlanmış Belforte restoranında boşalan bir masa bulup Monterosso akşamını seyre dalıyoruz. Dönüş tren ile Levanto'ya.
4 Temmuz Corneglia’dan Vernazza’ya
Levanto- La Spezia arasında geçerli ve yürüyüş rotalarına serbest giriş hakkı veren iki günlük tren bileti alıyoruz. Yanında bir tarife ve bölge haritası da hediye! Tarife dedik ama Cinque Terre’de trenler öyle tarifeye göre işlemiyor. Rastgele saatte gelip, rastgele bir platformdan geçebiliyorlar. Önemli olan gideceğiniz yönü bilmek ve gelen treni kovalamak. Bu nedenle istasyonlar platformlar arası koşuşturan ve sürekli tartışan çiftler dolu.
Corneglia - Riomaggiore arasında trek rotası kapalı olduğu için Manarola ve Riomaggiore’ye yürüyerek ulaşamayacağız. Bu nedenle akşamüstü yürüyüşünden önce bu iki köyü trenle göreceğiz.
İlk önce en uç noktadaki La Spezia'ya gidiyoruz. Burası aslında bölgedeki en büyük liman kenti. Cinque Terre dokusu ile pek alakası yok. Bazı yerleri İzmir’i anımsatıyor. Tren istasyonundan deniz kıyısına epey bir yürüyüş yapmamız gerekiyor. Sıcakta terlemekten başka bir işe yaradaığı söylenemez. Öyle deniz kıyısı kafeleri falan da bulacağınızı ummayın. Öğlen sıcağında La Spezia’dan hızla ayrılıp yine rastgele saatte gelen bir trenle Riomaggiore’ye geçiyoruz.
Riomaggiore denize dik inen bir yarın üzerine kurulmuş evlerden oluşuyor. Evlerin hemen altında bir balıkçı barınağı. Karşıdaki yarın üzerinde birkaç kafe ve restoran. Uzakdoğulu turistlerin arasından yolumuzu bulup köyün hemen dışındaki kumsala olmasa da taşsala ulaşıyoruz. Deniz harika gözüküyor, ama büyük kayaların arasından girmek için epey uğraşmanız gerekli. Balıkçı barınağı üzerinde ve karşı yardan Riomaggiore’yi izlemek son derece keyifli. Herhalde köyler içinde en güzeli burası. Akşam fotoğraflamak için bir daha gelemeyi planlasak da trenlerin azizliğine uğrayacağımızdan bu son görüşümüz oluyor.
Sonraki durak Manarola. Köylerin en fotojenik olanlarından biri. Manarola da yine bir yarın üzerine yerleştirilmiş denize dik inen evlerden oluşmuş. Manarola’nın farkı tekne çekek rampasının turistlerce güneşlenme platformu olarak kullanılması. Rampadan kaymamak için tekne yatak kalaslarının üzerine kurulan turistler gerçek komik bir görüntü oluşturuyor. Küçük Çakıl plajına artık küçük demeyeceğim :)
Rota kapalı olmasına rağmen eğer Corneglia yönüne doğru biraz yürüseniz ileride rastlayacağınız şirin koylarda denize girmeniz mümkün.
Köyün arka sokaklarında yürüdüğünüzde kendinizi Kaş ya da Kalkan’da hissedebilirsiniz. 1970’leden beri başlayan turizm tüm ekonominin bel kemiği olmuş. Ancak bundan sonra köylerden kaçış durmuş. 1970’lerde Kaş’a da sadece denizden ulaşıldığını hatırlamakta fayda var. Yani yol ve bina yaparak turizm büyümüyormuş.
Manarola’dan akşamüstü ayrılıp yürüyüşümüze başlayacağımız Corneglia’ya varıyoruz.
Corneglia diğer köyler gibi deniz kıyısında değil, üstteki yamaçta. Ancak tren istasyonu zemin şartları gereği deniz kıyısında kurulabilmiş. Bu nedenle köye çıkan bir mekik otobüsü konmuş; tabi vaktinde varırsanız. Biz vardığımızda 19:20’deki son mekiği kaçırmışız. Yani önümüzde yürüyüşe başlamak için çıkmamamız gereken 368 basamak var!
Yukarı baktığınızda sonu gelmeyecek gibi görünen merdivenlerde son derece moral dolu olarak yürüyüş başlıyor. Corneglia’ya vardığımızda sıfırdan 100 metreye çıkmış durumdayız. Bu noktada vazgeçmezseniz Vernazza’ya doğru yola koyulabilirsiniz.
Bu kadar çıktık daha yükselmeyiz diyorsanız yanılıyorsunuz. 3.6 km’lik rotada toplam 250 metre çıkış yapıyorsunuz. En yüksek ulaştığınız nokta ise 227 metre. Günbatımının yumuşak ışıkları arkada bıraktığınız Corneglia’yı aydınlatırken harika manzaralar oluşturuyor.
Sanırız bu yol paralı olduğu için olsa gerek ilk günkü rotamızdan daha da bakımlı. Merdiven ve tırabzanlar ile alınan güvenlik önlemleri daha fazla. Paralı dediysek yanlış anlaşılmasın. Eğer bir görevli olsa rotaya girmek için 7.5 Euro ödemeniz gerekli. Ama bu sıcakta bir İtalyan bilet kesicisi bulacağınızı sanıyorsanız aldanıyorsunuz.
Yol boyu size zeytinlikler, naranciye bahçeleri ve bağlar hem eşlik ediyor hem gölge sunuyor. Zeytin ağaçlarının arasına ağlar gerilmiş. Buna zeytin toplayıcılığı değil, zeytin avcılığı demek daha doğru.
Bir buçuk saatlik yürüyüşün ardından tam gün batımında Vernazza’yı altımızda görüyoruz. Nefes kesici bir manzara. Bu manzarayı güney tarafından izleyeceğiniz en güzel nokta La Torre adındaki maalesef berbat servisi olan bir kafe-bar. Manzara o kadar güzel ki pek çok şeye gözümüzü yumuyoruz. Akşam olduğu halde Vernazza ahalisi herhalde evde olmadıklarından ışıklarını yakmıyorlar. Bu da fotoğraf kalitesini düşürüyor; kendilerini buradan kınıyorum.
Birşeyler atıştırıp Vernazza’ya iniyoruz. Balıkçı barınağı karşısında pek çok kafe restoran var. Hepsi de hıncahınç dolu. Mendireğin üzerinden tren saatine (!?) kadar şehri izlemek çok keyifli.
5 Temmuz Monterosso Al Mare’den Vernazza’ya
Bugün Monterosso’da denize girme günü. Uygun fiyatlı (20 Euro) şezlong ve şemsiye sunan bir “beach”te konuşlanıyoruz. Floransa’da iki dondurmaya 45 Euro ödediğinden sürekli kazıklanma korkusu olan ben, bira alırken bile pazarlık yapıyorum İtalyanların şaşkın bakışları altında. Ne de olsa 40 yaşımdan sonra dondurma yemeden fiyatını sormayı öğretmişlerdi bana. Yine de pazarlık ederken fiyatları doğru okumak için yakın gözlüğü olması gerek yanınızda :)
Kumsal sefasının ardından köyler arasında yapabileceğimiz son rotaya akşamüstü başlıyoruz. Hedefimiz Vernazza’ya uygun saatte varıp oradan da trenle gideceğimiz Riomaggiore’de akşam yemeği.
Rota yine merdiven kabusu ile başlıyor. Arkamızda bıraktığımız Monterosso’yu da izlemeyi ihmal etmeden, bitmek tükenmek bilmeyen merdivenlerden tırmanarak, naranciye bahçeleri arasından tepelerde ortaçağdan beri yapılagelmiş teraslardaki bağlara doğru yol alıyoruz. Tam tükendik dediğimiz anda karşımıza bir limoncellocu çıkıyor. Az ilerideki limon bahçesinin sahibi olduğunu tahmin ediyoruz. Tabii ki İtalya’daki en güzel limoncelloyu kendisi üretiyormuş! En güzel mi bilmem ama müthiş hizmeti ödüllendirmek gerek :)
Farkında olmadan en keyifli rotayı son güne bırakmışız. Yol üstü pek çok şelalecik eşlik ediyor. Köyler arasında rastladığımız en sulak bölge burası. Bazı kısımlar o kadar dar ki, kazara karşı tarafdan gelen yürüyüşçülere yol vermeniz gerekiyor. Anlaşılan yanlışlık eseri yola şıpıdık terlikle çıkmış bir hanımfendinin suratındaki ifadeyi izlemek ayrıca eğlenceli. Üç gün boyunca yaptığımız üç rotada birisi kazara düşürüldüğü anlaşılan bir pet şişe dışında tek çöpe denk gelmiyoruz.
Bir saat 40 dakikalık rotada toplam 270 metrelik bir çıkışımız oluyor. Vernazza’ya kuzey taraftan yaklaşmak ayrıca güzel. Tüm büyüsü ile Vernazza ayaklarınızın altına seriliyor sanki. Ortaçağ günlerini yaşayan dar sokaklardan köye merkezine iniyoruz. Treni yakalamamıza az var. Ama sürpriz! Tren iptal. Riomaggiore gecesi ile beraber.
Bu nedenle cıvıl cıvıl köy merkezindeki bir lokantada bölgesel Vulnetia Cooperativa’nın ürettiği 5 Terre Vendemmia şarabını tatma şansımız oluyor. Sanki bizdeki Bornova Misketi ile akraba. Burnumuza Ege kokusu geliyor.
Yemekten sonra tekrar kuzeydeki yamaca çıkıp müthiş akşam mazarasını seyretmek ve fotoğraflamak da bir o kadar keyifli. Sonuçta Cinque Terre de Bled ile beraber fotoğrafçılığın Kabe’lerinden birisi.
Cinque Terre’ye bunca güzel anıyla veda etme vakti…
Ender Şenkaya
Ağustos 2016